Elma Ağacı

Bir zamanlar bir elma ağacı varmış... Her gün de o ağacın altında oynamaya gelen küçük bir çocuk... Gel zaman, git zaman ağaç çocuğun yaşam sevincine aşık olmuş... Ve O'na sevgiyle yapraklarını uzatmış...

Verebileceği tek şey sevgiymiş çünkü...

Sonra çocuk bu sevgi karşısında kendisini ağacın sahibi ilan etmiş ve dallarına tırmanmaya başlamış...

Dallarında sallanmış, elmalarından yemiş...

Saklambaç oynamış, arkasına saklanmış, bazı zamanlarda da yorulmuş gölgesinde uyumuş...

***

Zaman geçmiş ve çocuk büyümüş...

Artık elma ağacına gelmez olmuş...

Ağaç umutsuzca beklemiş, çocuk gelmemiş ve çok mutsuz olmuş ama yine de umudunu kaybetmemiş...

Ağaç sevgisi ile baş başa ve yapayalnız beklerken bir gün çocuk yine gelmiş...

Artık bir yetişkinmiş ve hayatın içerisindeymiş...

Ağaç ile söyleşmiş ve paraya ihtiyacı olduğunu söylemiş...

Ağaç üzülmüş, ne yapacağını düşünmüş ve sonra çocuğa demiş ki:

- "Elmalarımın hepsini al, kasabada satarsın ve ihtiyacın olan parayı sağlayabilirsin..."

Delikanlı elmaları toplamış, kasabada satmış, para kazanmış, sorununu çözmüş fakat bir daha uzun süre ağaca uğramamış...

Ağaç mutluymuş ama; mutlu ve umutlu...

***

Delikanlı ağacın tahmin ettiği gibi yıllar sonra tekrar dönmüş:

- "Ben evlendim, eşim ve çocuğum oldu, şimdi bir eve ihtiyacım var, bana ev verebilir misin?" demiş...

Bunun üzerine ağaç:

- "Al" demiş, "Al, dallarımı kes ve kendine bir ev yap..."

Delikanlı bu defa ağacın dallarını kesmiş ve hepsi ile kendisine, ailesine harika bir ev yapmış...

Ve yıllarca ağaca hiç geri dönmemiş...

Ağaç hala mutluymuş ama...

Yıllar geçmiş, delikanlının yaşı ilerlemiş, evliliği dilediği gibi sürmemiş, eşinden ayrılmış, yalnız kalmış, yine ağaca dönmüş...

Ağaç yine kendisini sevgiyle karşılamış...

Orta yaşlı olan adam bu defa ağaca:

- "Buralardan gitmek istiyorum, yeni bir yaşam kurmak istiyorum, bana bir kayık lazım, bana bir kayık verebilir misin?" demiş...

Ağaç düşünmüş ve:

- "Gövdemi al, kendine bir kayık yap, dilediğin yere yelken aç" demiş...

Orta yaşlı adam çocukluğunun mutluluğu, aşkı olan o ağacın gövdesini düşünmeden kesmiş ve kayık yapmak üzere yanından ayrılmış...

***

Ağaç üzülmüş...

O minik çocuğun, aşık olduğu çocuğun kendisine gereken kıymeti vermediğini ve vefayı göstermediğini hissederek, kendisini feda etmek adına gövdesini verdiğini söylemiş ormana ve diğer ağaçlara...

Kökü ile öylece zamana teslim etmiş kendisini...

Zaman geçmiş ve bu defa o çocuk yaşlanmış olarak dönmüş ağaca...

- "Ey ağaç; seninle oynadım, seninle güldüm, seninle para kazandım, seninle ailemi kurdum, seninle aileme ev yaptım, ama sana gereken vefayı göstermedim. Sonunda vefasızlığımın neticesi her şeyimi kaybettim. Şimdi çok yorgunum ve senden başka kimsem yok... Senin de artık ne bana verecek meyven, ne tırmanabileceğim dalın, ne de altında uyuyup dinlenebileceğim bir gövden var... Çok üzgünüm, affet beni" demiş.

Ağaç sevgiyle gülümsemiş ve şöyle demiş:

- "Aşk için, aşık için her zaman verebilecek bir şey vardır... Elmam, dalım, gövdem olmasa da üzerinde oturup dinlenebileceğin bir köküm duruyor. Beni ağaç yapan köküm hala burada, haydi gel, otur üstüne ve dinlen..."

Yaşlı adam ağacın kökü üzerine oturduğunda şu kelimeler dökülmüş dudağından:

- "Sevgili ağacım, hiçbir şeyim yoksa da üzerinde oturup dinlenebileceğim bir köküm var seninle..."